Yazan: Richard Stallman
[ Almanca | Cekce | Danimarkaca | Fransizca | Hirvatca | Indonezyaca | Ingilizce | Ispanyolca | Italyanca | Japonca | Katalanca | Korece | Macarca | Polonyaca | Portekizce | Rusca ]
Sayisal bilgi teknolojisi, bilginin guncellenmesini ve kopyalanmasini kolaylastirarak insanliga katkida bulunmaktadir. Bilgisayarlar bu islemleri hepimiz icin daha kolay hale getirmeyi vaad etmektedirler.
Bu kolaylastirma, herkes tarafindan istenmemektedir. Telif haklari sistemi bilgisayar yazilimlarinin birer "sahibi" olmasini getirmekte, ve bu 'sahipler'in cogu, ilgili yazilimlarin potansiyel faydalarini kamu ile paylasmak istememektedirler. Kullandigimiz yazilimlarin yalnizca kendileri tarafindan kopyalanabilir ve degistirilebilir olmasini istemektedirler.
Telif haklari sistemi matbaa ile eszamanli gelismistir --- yani kopyalamaya seri uretimi getiren teknoloji ile. Telif haklari sistemi bu teknoloji ile uyum icindeydi cunku burada soz konusu olan sadece seri ve yuksek hacimli uretim yapabilecek kopyalayicilarin kisitlanmasiydi. Bu sistem, kitap okurlarinin ozgurlugunu kisitlamiyordu. Baski makinasina sahip olmayan siradan bir okur, kitabini ancak kalem ve murekkep kullanarak kopyalabilirdi ve bunun icin cok az okur suclanmisti.
Sayisal teknoloji matbaaya gore cok daha esnektir: bilgi bir kez sayisal hale sokulduktan sonra kolayca kopyalanarak baskalari ile paylasilabilir. Iste tam da bu esneklik telif haklari sistemi ile uyumsuzluga yol acar. Gunumuzde yazilim telif haklarinin uygulanmasi icin giderek artan siddette tedbirlerin alinmasina da bu uyumsuzluk yol acmaktadir. Yazilim Yayincilari Birligi'nin (Software Publishers Association - SPA) su dort uygulamasina bakalim:
Is ya da okul arkadaslarini gizlice sikayet edecek ispiyoncularla isbirligine gidilmesi.
Isyerlerine ve okullara (genellikle polis yardimi ile) yapilan baskinlar ve insanlardan kanun disi kopyalama yapmadiklarina dair kanit istenmesi.
MIT'den David LaMacchia gibi kisilerin, birakin yazilim kopyalamayi (herhangi bir sey kopyaladigi yoktu), sadece kopyalama cihazlarini acikta birakmalari ve bunlarin kullanimini sansurlemedikleri gerekceleri ile resmen suclanmalari (ABD devleti tarafindan, SPA'nin talebi uzerine).
Bu uygulamalar, her kopyalama makinasinin basinda izinsiz kopyalamayi engellemek uzere bir gorevli bulunan ve vatandaslarinin bilgiyi gizlice kopyalayip el altindan 'samizdat' olarak dagitmak zorunda kaldigi eski Sovyetler Birligi'ndeki uygulamalari andirmaktadir. Elbette aralarinda fark var: Sovyetler Birligi'ndeki bu uygulamalarin amaci politik idi, ABD'de ise asil amac kârdir. Ancak bizi etkileyen amaclar degil eylemlerdir. Her ne sebeple olursa olsun bilgi paylasiminin engellenmek istenmesi benzer yontemlere ve sert uygulamalara yol acmaktadir.
Yazilim sahipleri bilgiyi kullanma hakkimizi kontrol etmek icin pek cok metod kullanmaktadir:
Fiziksel nesnelerin mulkiyetine dair fikir ve icgudulerimiz, bu nesnelerin sahibinin elinden alinmalarinin dogru bir sey olup olmadigi uzerine kuruludur. Bir seyin kopyalanmasina birebir uygulanamaz. Yine de yazilim sahipleri birebir ayni mulkiyet kavramlarini uygulamamizi istemektedirler.
Sahipler, kullanicilar programlari izinsiz olarak kopyaladiklarinda 'zarar' gorduklerini veya 'ekonomik kayba' ugradiklarini belirtmektedirler. Ancak kopyalama yazilim sahibi uzerinde dogrudan bir etkiye yol acmaz ve kimseye zarar vermez. Yazilim sahibi, ancak yazilim icin para odeyecek bir kullanici bunun yerine kopyalamayi tercih ederse bir kayba ugrayabilir.
Biraz dusunursek goruruz ki cogu kisi kopyaladigi seyi para karsiligi satin alacak degildir. Buna ragmen yazilim sahipleri sanki herkes bir kopyayi satin alacakmis gibi 'kayip'larini hesaplarlar. Buna en nazik ifade ile abartmak denir.
Yazilim sahipleri sik sik kanunlarin mevcut durumundan ve bizi tehdit etmek icin kullanabilecekleri cezalardan bahsederler. Bu yaklasim, icinde gunumuz yasalarinin sorgulanamaz bir ahlak ogretisi oldugu dusuncesini barindirir --- ayni zamanda da soz konusu cezalari (hic kimsenin varliklarindan sorumlu olmadigi) doga yasalari olarak kabul etmemiz beklenir.
Bu ikna etme yontemi elestirel dusunceye fazla dayanamaz, alisilmis dusunsel pratikleri kuvvetlendirmeye yoneliktir.
Kanunlarin hakli/haksiz ayrimi getirmedigi asikardir. Her Amerikali hatirlamalidir ki 40 yil once pek cok eyalette bir zencinin otobusun on kisminda oturmasi kanunen yasak idi ancak bunun hakli oldugunu ancak irkcilar iddia edebilir.
Yazilimcilar genellikle yazdiklari programlar ile aralarinda ozel bir bag bulundugunu, ve bu sebepten dolayi programla ilgili istek ve cikarlarinin geriye kalan herkesinkinden --- yani dunyanin geriye kalani --- daha onemli oldugunu savunurlar. (Genellikle yazilimin kopyalama hakkina sahip olan yazari degil, bir sirkettir, ancak bu noktayi gormezden gelmemiz beklenir.)
Bu iddiayi bir etik aksiyomu olarak sunanlara --- yazar sizden daha onemlidir aksiyomu --- kendim de kayda deger bir yazilim gelistirici olarak ancak sunu soyleyebilirim: Bu iddia sacmadir.
Ancak insanlar bu dogal haklara dair iddialari iki sebepten oturu mantikli bulmaya egilimlidir.
Birinci sebep fiziksel nesnelere benzetme egilimidir. Ben spagetti pisirdigimde bunu bir baskasi yerse itiraz ederim cunku oyle bir durumda ben yiyemem. Karsimdakinin eylemi ona fayda sagladigi olcude bana zarar verir; icimizden sadece biri spagetti yiyebilir, o halde soru sudur: kim? Aramizdaki en kucuk bir ayrim dahi etik dengenin degismesini getirir.
Yukaridaki durumdan farkli olarak benim yazdigim bir programi calistirmaniz ya da degistirmeniz sizi dogrudan etkilerken beni ancak dolayli yoldan etkiler.
Bir arkadasiniza bir kopya verip vermemeniz benden cok sizi ve arkadasinizi ilgilendirir. Size bunlari yapmamanizi dikte edecek guce sahip olmamaliyim. Hic kimse olmamali.
Ikinci sebep ise yazarlarin dogal haklari olmasi gerektigi kuraminin, toplumumuzun kabul edilmis ve sorgulanamaz bir gelenegi olarak insanlara anlatilmis olmasidir.
Tarihi acidan bakarsak tam tersi durumun soz konusu oldugunu goruruz. ABD Anayasasi olusturulurken yazarlarin dogal haklara sahip olduklari fikri one surulmus fakat kesin ve net sekilde reddedilmisti. Iste bundan oturu ABD Anayasasi telif haklari sistemine 'izin verir' ancak bunu 'sart kosmaz'. Telif hakkinin gecici olmak zorunda oldugunun belirtilmesinin sebebi de zaten budur. Yine ABD Anayasa'sinda telif hakkinin amacinin yazari odullendirmek degil, gelismeyi tesvik etmek oldugu belirtilmistir. Telif hakki kismen yazari ve daha fazla da yayincilari odullendirir ancak bu odullendirmenin amaci davranis degisikligini saglamaktir.
Toplumumuzun asil gelenegi telif hakkinin kamunun dogal haklarina tecavuz ettigi yonundedir ve telif hakkina ancak uzun vadeli kamu yarari yuzunden izin verilmektedir.
Yazilimlarin sahipli olmasi gerektigi iddiasi ile ilgili olarak one surulen son arguman ancak bu sekilde daha cok yazilim uretmenin mumkun olacagi dusuncesidir.
Digerlerine kiyasla bu arguman biraz daha mantikli bir yaklasim gibi durmaktadir. Gecerli bir hedefe yoneliktir: yazilim kullanicilarini tatmin etmek. Insanlarin bir seyi uretmelerinin karsiligini iyi bir sekilde almalari halinde o seyden daha cok urettikleri empirik olarak gozlemlenebilir.
Ancak ekonomik argumanin bir kusuru vardir: farkin sadece ne kadar para odendigi ile ilgili oldugu varsayimina dayanir. Bu varsayima gore bizim istedigimiz 'yazilim uretimi'dir, yazilimin sahibi olsun ya da olmasin.
Insanlar bu varsayimi oldugu gibi kabul ederler cunku fiziksel nesnelere dair deneyimlerimizle uyumludur. Bir sandvici ele alalim. Esdeger bir sandvici bedava ya da fiyatini odeyerek alabilirsiniz. Eger boyle ise iki eylem arasindaki tek fark odediginiz paradir. Satin almak zorunda olmaniz ya da olmamaniz sandvicin tadini, besleyici degerini degistirmez ve her halukarda o sandvici sadece bir kez yiyebilirsiniz. Sandivici bir sahipten satin alip almamaniz bu eylemin ardindan cebinizde kalan para disinda baska hicbir seyi dogrudan etkileyemez.
Bu dusunce her fiziksel nesne icin gecerlidir --- bir sahibinin olup olmamasi onun 'ne oldugunu' dogrudan etkilemez ya da onu aldiktan sonra onunla ne yapacaginizi.
Ancak eger bir programin sahibi varsa bu onun ne oldugunu ve onu satin alirsaniz onunla ne yapacaginizi etkiler. Buradaki fark sadece para farki degildir. Yazilimlarin sahiplerinin bulunmasi sistemi, bu sahiplerin bir sey uretmesini saglar ancak uretilen sey toplumun ihtiyac duydugu sey degildir. Bu da hepimizi etkileyen korkunc bir etik kirlilige yol acar.
Toplumun neye ihtiyaci vardir? Vatandaslarinin sorunsuzca erisebilecegi bilgiye ihtiyaci vardir --- ornegin insanlarin sadece calistirabilecekleri degil ayni zamanda okuyabilecekleri, duzeltebilecekleri, gelistirebilecekleri programlar. Ancak yazilim sahiplerinin sundugu, genellikle inceleyemeyecegimiz ya da degistiremeyecegimiz bir kara kutudan ibarettir.
Toplumun ayni zamanda ozgurluge ihtiyaci vardir. Bir programin bir sahibi oldugunda insanlar hayatlarinin bir bolumu uzerindeki kontrolu kaybetmis olurlar.
Tum bunlarin otesinde toplumun ihtiyaci olan sey vatandaslar arasindaki gonullu isbirligi ruhunun pekistirilmesidir. Yazilim sahipleri, bizler komsularimiza dogal olarak yardim ederken bu yaptigimiz seyin 'korsanlik' oldugunu soylediklerinde toplumumuzun ruhunu kirletmis olurlar.
Bu yuzden ozgur yazilimdan bahsederken kast ettigimiz ozgurluk kavramidir; fiyat kavrami degil.
Sahiplerin one surdugu ekonomik arguman hatalidir ancak ekonomi meselesi gercek bir meseledir. Bazi insanlar sirf isin zevkinden ve getirecegi ruhsal tatmin, sohret gibi seylerden oturu faydali yazilimlari gelistirirler ancak bu insanlarin gelistirdiklerinin otesinde yazilimlari istiyorsak para bulmamiz gerektigi dogrudur.
10 yildir ozgur yazilim gelistiricileri para bulmak icin bazi yontemleri denemis ve kismen basarili olmuslardir. Kimsenin cok zengin olmasi sart degildir. Ortalama bir Amerikan ailesinin geliri yillik olarak yaklasik 35.000$'dir ve bu miktarin programlamadan cok daha zevksiz isler icin bile yeterli motivasyonu sagladigi gorulmustur.
Yillar boyunca, ta ki bir fellowship bunu gereksiz kilana dek, gelistirmis oldugum ozgur yazilimlara talebe yonelik ozellestirmeler yaparak hayatimi kazandim. Ekledigim her ozellik surec icinde standart surume de eklendi ve boylece kamuoyuna sunuldu. Bireysel olarak oncelikli oldugunu dusundugum ozellikleri bir an once gelistirmem yerine kendi ihtiyaclari icin gerekli olan ozellikleri gelistirmem icin musterilerim bana para odediler.
Vergiden muaf, ozgur yazilimlarin gelistirilmesine adanmis ve kamu yararina calisan Free Software Foundation (FSF), GNU CD-ROM'lari, T-shirt'leri, belgeleri, ve luks dagitimlar satarak para kazanmaktadir, (bunlarin hepsine kullanicilar para odemeden de erisebilir, bunlari kopyalayabilir ya da degistirebilirler); ayrica bagislar da soz konusudur. Bunyesinde bes programci calismakta ve uc calisan da posta siparisleri ile ilgilenmektedir.
Bazi ozgur yazilim gelistiricileri teknik destek hizmeti satarak para kazanmaktadir. 50 kisiyi istihdam eden Cygnus Support [bu yazi yazildigi esnada], yaptigi hesaplara dayanarak personelinin vaktinin %15'inin ozgur yazilim gelistirmeye gittigini belirtmektedir --- bir yazilim firmasi icin kayda deger bir oran.
Aralarinda Intel, Motorola, Texas Instruments ve Analog Devices'inda bulundugu bazi sirketler bir araya gelerek C dili icin ozgur GNU derleyicisinin gelistirilmesi amaci ile finansal destek vermislerdir. Bu arada Ada dili icin GNU derleyicisi ABD Hava Kuvvetleri tarafindan parasal olarak desteklenmektedir cunku bu kurum kaliteli bir derleyiciye sahip olmanin en dusuk maliyetli yolu olarak bunu gormektedir. [Hava Kuvvetleri parasal destegi bir sure once bitmistir, su anda GNU Ada derleyicisi calismaktadir ve bununla ilgili bakim ve gelistirmeler ticari olarak desteklenmektedir.]
Bunlar kucuk orneklerdir, ozgur yazilim hareketi henuz yolun basindadir. Ancak ABD'deki dinleyici tarafindan desteklenen radyo orneginde de goruldugu gibi kullanicilari para odemeye zorlamadan da buyuk eylemleri basarmak mumkundur.
Gunumuzde yasayan bir bilgisayar kullanicisi olarak belli bir sirkete ait bir program kullaniyor olabilirsiniz. Eger arkadasiniz sizden bir kopya isterse onu reddetmek dogru olmaz. Isbirligi telif hakkindan daha onemlidir. Ancak yeralti olarak da tabir edebilecegimiz gizli kapakli isbirligi iyi bir topluma yol acmaz. Kisi hayati durustce, acik bir sekilde ve gururla yasamalidir; bu da sahipli yazilimlara 'Hayir' demekle olur.
Yazilim kullanan diger insanlarla acik acik ve ozgur sekilde isbirligine gitmeyi hak ediyorsunuz. Yazilimin nasil calistigini ogrenmeyi hak ediyorsunuz ve ogrencilere bu bilgiyi ogretmeyi hak ediyorsunuz. Yazilim bozulursa takdir ettiginiz bir programciyi kiralayip onu duzeltebilmeyi hak ediyorsunuz.
Ozgur yazilimi hak ediyorsunuz.
[ Almanca | Cekce | Danimarkaca | Fransizca | Hirvatca | Indonezyaca | Ingilizce | Ispanyolca | Italyanca | Japonca | Katalanca | Korece | Macarca | Polonyaca | Portekizce | Rusca ]
FSF & GNU ile ilgili oneri ve sorulariniz icin gnu@gnu.org adresine Ingilizce olarak basvurabilirsiniz. Ayrica FSF'ye ulasmanin baska yollarini da deneyebilirsiniz.
Bu sayfa ile ilgili yorumlarinizi lutfen webmasters@www.gnu.org adresine Ingilizce olarak gonderin; diger sorulariniz icin gnu@gnu.org adresini kullanin.
Copyright (C) 1999 Free Software Foundation, Inc., 51 Franklin St, Fifth Floor, Boston, MA 02110, USA
Verbatim copying and distribution of this entire article is permitted in any medium, provided this notice is preserved. (Bu uyarinin da korunmasi sartiyla bu dokumani oldugu gibi kopyalamakta ve dagitmakta ozgursunuz.)
Guncelleme Tarihi: $Date: 2005/05/05 19:37:16 $ Guncelleyen: $Author: novalis $